16 Mayıs 2016 Pazartesi

AŞKI ANLATMAYA ÇALIŞMAK

Zor bir konu seçmiş bulunuyorum kendime; hatta anlatılması en güç konu diyebiliriz. Aşk; âşık olmak öncelikle bir ruhani durumdur, yani bir taş başka taşa âşık olamaz ki, ondan ’taş kalpli’ deyimi kullanır insanlar, duygusuz gördükleri insana karşı. Birçok hakaretin doğma sebebi de; bir insanın başka bir insana kendi çıkarları için duygusuzca davranmasından kaynaklanır, her ne kadar o hakaretlerin hiç doğmaması gerekse de. Çünkü bir hakaret birçok kişiyi zedeler ve o artık hakaret olmaktan çıkmıştır. Artık o bir düşmandır, yenilmesi gerekilen bir düşman. "Kendi çıkarları için" evet bu kelimeler özellikle ’çıkar’ kelimesi tehlikelidir. Her insanın duygusu, derdi, elbet bir sevdiği vardır. Ama bu çıkar meselesi insanı duygusuz, tamamen insanlıktan çıkmış bir varlık olarak gösterir. Yani bir aşk, çıkarlar üzerine kurulmamalıdır, kurulursa da en küçük bir sarsıntıya dayanmaz. Aşk için gereken malzemeler; güzel bir kadın veya yakışıklı bir erkek değildir. Şu zamanımızda her yaşanılan ilişkinin aşk olarak gösterilmesi ne acınası bir durumdur. Tamam, sevebilirsiniz, herkes sever, mesela bende hayvanları seviyorum ama bu benim hayvanla aşk yaşadığım anlamına gelmez. Sevdiğiniz insan için maceralara atılmış olmanızda onu aşk yapmaz, aşk; sevdiğiniz insanı her an düşünmekle de olmaz. Sevdiği için her ağlayan âşık olsaydı şu dünyada, aşk denmezdi bu olaya; inanın ki başka bir ismi olurdu.
Artık günümüzde insanların kendilerini veya ürünlerini pazarlamak için kullandığı aşk kavramı; düştüğü durumu görseydi eğer, dünyada bulunmazdı herhalde. Âşık dediğimiz kişi kendini zerre miktarda düşünmeyen kişidir. Bu anlatımı zamanımıza değin o kadar yıprattılar ki; adama kendini düşünme diyoruz, sevdiğine not bırakıp intihar ediyor. Kollarını, bileklerini kesiyor. Neymiş sevdiğinin ismini bedenine kazıyormuş. Aşk acı çekmek değildir ki sadece, acıdan zevk alıyorsanız bunu adı ’hastalıktır’. Aşk; kendisiyle getirdiği derde dayanmaktır, kendisiyle getirdiği derde sabretmektir. Dert görünce avare olmak değildir, içmek veya kendinden geçmekte değildir. Âşık olduğuna inanan insan neden onu unutmak için, acısını hafifletmek için çare arar ki, o zaman onun adı da aşk değildir. Birinin size yaptığı zulümdür ki, aşktan kaçmak demek, acısını yumuşatmaya çalışmak demek âşık olmayı istemediğiniz anlamına gelir. Buda size yapılan zulümdür. Madem acı vermesini istemiyor hem de acıyla yüzleşmeye çalışıyorsunuz; sevdiğinizin eline bir sopa verin ve öldüresiye dövmesini isteyin, döverken de kaçın. Aynı yola çıkmadı mı ve bunun ismi aşk mı?
Âşık olan insan sevgisiyle övünmez, mal veya mülk değildir. Cümle âleme yayacakmış sevdiğini, be adam cümle âlem senin birini sevdiğini öğrenince ne yapacak. Dünyaya duyursan ne olacak. Eğer ki sevdiğiniz kişi sizden sevginizi kanıtlamasını istiyorsa hiç çabaya gerek yok. Aşk kanıt işi değildir, bir insanı sevdiğinize ikna etmek ancak güvensizlikten kaynaklanır. Eğer insanlar âşık olmak için güven arıyorsa, kendiside güvenilmezdir. Çünkü güven sorunu değildir bu mesele; âşık olursun ve artık âşık olmuşsundur. Aşk güvene gerek duymaz. Eğer ki insan gerçekten âşık olmuşsa kanıta veya dünyaya duyurmasına gerek yok. Dünya sevmeyecek ya veya duyurduğu, haykırdığı insanlar. Birilerini sırf zıvanadan çıkarmak için aşkı oyuncak yapanlar var, buna halk ağzında ’kıskandırma’ deniyor. Kıskançlık zaten kötü bir şeyken, kıskançlığa sürüklemek nedir. Seviyorsan o kıskandırmaya çalıştığın insanı, gidip söyleyeceksin. ’Seni seviyorum’ kelimesi kime yetmiyor ki. Hayatını güzel yaşamak için mal, mülk sahibi olan insanlara yaklaşılıp aşkı yeniden çocuk oyuncağına çevirmek de pek doğru bir şey değildir. Mal mülk içinse eğer, rahatlık, huzur içinse bir insana yaklaşmak; bunun ismi de aşk değildir. Yani bir insan bir insanı neden kırsın, hiç olmadığı kadar sahte düşüncelerle neden aldatsın. İki parça tahta parçası için mi, parıldayan taşlar için mi, deste deste kâğıt parçaları için mi. Acaba hangisi için bir insanın duygularıyla oynanır. O insanın zaten gözü açtır; doyura bilene aşk olsun. Bazı insanlar ise sevilmeye açtır ki, sadece sevgi için yaşarlar, onları doğasında sevmek yoktur. Birinci kuralları ise âşık olmayacaksın âşık edeceksindir.
Âşık olmak kolaydır; aşkı yaşamak zordur. Bir erkek bir kadına âşık olabilir veya tam tersi, fakat ikisinin birden âşık olması demek; aynı duyguları hissetmek demektir. Birbirlerini o kadar çok düşünürler ki; bazen âşıkları öldüren düşünmek olur, sırf sevdiğini düşünmekten deliye döner, mecnun olur. Yalnız şurada değinilecek bir konu daha varsa oda erkeklerin mi yoksa kadınların mı daha iyi âşık olduğudur. Bir kere aşkın iyisi kötüsü yoktur, seviyelendirilemez. Bu sorunun cevabı da basittir; aşk cinsiyet işi değildir. Allah’a da âşık olunur. Fakat aşk sorgulanır mı? Hayır. Çünkü âşık olmak, âşık olmayı istemek değildir. Gökten zembille falanda inmeyecektir. Aşk açıklamakta güçlük çekilen bir kavramdır ki bende açıklayamadım, kimse tam olarak açıklayamaz. ’Âşık olmak’ açıklanır, kişiden kişiye değiştiği için. Bazen Mehmet için Ayşe, Kerem için Aslı, Leyla için Mecnundur aşk. Bir insan için sevdiğinin ismidir bazen aşk.
Anlayamadığım, anlatamadığım ve anlayamayacağım bir melettir aşk.
Benim çabam aşkı anlatmaya çalışmaktı.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder