11 Mayıs 2016 Çarşamba

AŞK EVLİLİĞİ ÖLDÜRÜR MÜ?

Çok tartışılan bir konudur bu. 

Çiftler birbirlerini görüyor, tanışıyor, aşık oluyorlar ve evleniyorlar. Evlilikleri çoğunlukla kısa sürüyor. Bezen biraz uzun sürebiliyor ve ayrılıyorlar. İşte aşk bitti. “Aşkımızı evlilik bitirdi diyebilmek” için de bir neden oluştu. 

Bir de efsaneleşmiş aşk öyküleri olan Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı adlı öykülerin sonunun evlilikle bitmeyişini bu tezi savunmak için bir neden olarak gösterirler... 

Evliliği yürütmenin zorlukları vardır. 

Evlenince geçim sıkıntısı olur. Bu sıkıntılara birlikte göğüs geren çiftlerin aşkı yücelir. Birbirlerine daha fazla bağlanırlar. Bekarlığın rahatlığına alışmış olan, sorumluluk almak lüksüne giremeyen ise kolay yolu seçer ve boşanır. Böylece aşk ölür. Ölüm nedeni evliliktir. 

Evlenince eş hamile kalır. İkinci bir can taşıyordur artık. Şefkate, ilgiye ihtiyacı vardır. Ona hep destek olur eşi. Aşkları azalmaz, artar. Böyle bir sıkıntıya gelemeyen erkek alır başını gider. Aşk her iki çift için de ölür. Neden yine evliliktir... 

Evlenince çocuklar olur. Dokuz ay karnında taşıdıktan sonra da sorunlar azalmak yerine artar. Onlarla uykusuz kalınır, onların hastalıklarıydı, giyimiydi, kuşamıydı, okuluydu. Zordur çocukların bakımı. 

Ama bu zorluklardan mutlu olmayı bilen çiftler geleceğe bir insan katmanın mutluluğunu duyarlar. Çocuklarına bitip tükenmez şefkatlerini verirler. Şefkat verdikçe azalmaz, artar ve taşar. Çocuklar büyüyüp geliştikçe, anneler gününde, babalar gününde onlara hediyeler getirdikçe, bayramlarda ellerini öptükçe, karnelerine ilişmiş teşekkür, taktir belgelerini getirdikçe ve de yemin törenlerinde bulundukça anne ve babaların gururları ve aşkı da arttıkça artar. Gözleri yaşararak sımsıkı sarılırlar evlatlarına da birbirlerine de... 

Ama ta baştan, biraz zorlukla karşılaşınca evliliği bitirenler bu mutlulukları göremezler ve bu nedenle aşkları da ölür gider. Sebep yine evliliktir. 

Kişiler yaşlanır, bakıma muhtaç olurlar. Şefkatli anne ve babalar kendi sorunları içindeki evlatlarından kendi bakımlarını istemekten çekinirler. Yine birbirlerini seven, sayan hatta birbirlerine sırılsıklam aşık olan, aşkları artık taşma aşamasına gelmiş olan çiftler de bu zor günlerde en büyük desteği verirler birbirlerine... 

Bu mutluluğu herkes yaşayamaz... 

Bu mutluluğu zorluklarla savaşmaktan hoşlanmayanlar yaşayamaz. 

Bu mutluluğu uyumsuz evlilik yapanlar yaşayamaz. 

Evlilik öncesindeki arkadaşlıklar, sırılsıklam aşık olmalar, birbirlerini görmeden edememeler yazık ki bir evlilik için yeterli görülür. Oysa evlilik için uyumlu bir çift olmak o kadar kolay değildir. Yukarıda sayılanlara birlikte göğüs gerebileceklerinin bilincinde olmaları gerekir. Aksi durumda evlilikler hayal kırıklığı ile son bulur. 

Sorun evliliğin aşkı öldürmesi değil, uyumsuz evliliklerdir... 

Efsaneleşmiş aşk öykülerine gelince; Bu öyküler gelmiş geçmiş dünyada on elin parmakları sayısını ya geçer ya geçmez. Peki, dünyada mutlu aşk evlilikleri kaç tane vardır, Bilen var mı? Hiç sanmıyorum. Tahmin bile edebilecek kimse olduğunu sanmıyorum. 

Sayılamaz çünkü bu normal olandır ve efsanelere konu olmaz. 

Normal olan olaylar heyecan vermez ve dillere destan olmaz. Zaten bu nedenle değil mi ki tüm romanlarda, öykülerde, filmlerde, dizilerde iyilerin, iyiliklerin yanında hep kötülükler de bulunur. Kötülükler yok olunca veya kötüler iyi insan olma yolunu seçince olay biter. 

O nedenle mutlu evliliklerin, aşk evliliklerinin örneklerinin göze batmaması kimseyi şaşırtmamalıdır. 

Evlilikte aşkı sürdürebilmek için bu aşkı sürdürebilecek eşi seçmelidir. Yoksa savaş baştan kaybedilmiş olur. 

Evlilik aşkı öldürmez; uyumsuzluğu, gerçek olmayan aşkı gün yüzüne çıkartır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder